Kamu görevlileri son derece güç ekonomik, fiziki ve sosyal koşullar altında görev yapmaktadır.
Bu koşullar altında görev yaparken görevleri esnasında yaralanan ya da ölen kamu görevlileri arasında ise yasakoyucunun ısrarla yürürlüğe sokmadığı yasal düzenlemeler nedeniyle hem bu kamu görevlileri ve hem de aileleri büyük maddi ve manevi sorunlarla karşı karşıya kalmaktadır.
Belediyelerde görev yapan kamu görevlilerinden özellikle itfaiye, zabıta ve koruma ve güvenlik birimlerinde görev yapan kamu görevlileri, 24 saat esasına tabi olarak görevlerini yerine getirirken büyük hayati risklerle karşı karşıya görevlerini fedakârca yerine getirmektedir.
Görevleri esnasında hayatını kaybedenlerin ve ailelerinin durumuna ilişkin olarak geçtiğimiz günlerde çıkan yangına müdahale ederken şehit düşen itfaiye personeli yeniden bu büyük mağduriyeti gözler önüne taşımıştır.
Bilindiği üzere 2330 Sayılı Kanun iç güvenlik ve asayişin korunması veya kaçakçılığın, men takip ve tahkiki veya trafik yol güvenliği sağlamak konularında görevlendirilenleri, tutuklu ve hükümlülerin sevk ve nakli ile ceza ve tutuk evlerinin iç ve dış güvenliğini sağlamakla görevli personeline güven ve asayişin korunması hizmetlerinden yararlanılması zorunlu olan ve yetkililerce kendilerine bu amaca yönelik görev verilen kamu görevlileri ve sivilleri, devlet güçlerini sindirme amacına yönelik yapılan saldırılara maruz kalan kamu görevlilerini, Türk silahlı kuvvetleri jandarma sahil güvenlik ve emniyet teşkilatında bulunanları şehit ve gazi kapsamına almaktadır.
Belediyelerde, beldenin ve belde halkının sağlık, esenlik ve huzurunu sağlamak ve korumakla görevli olan ve resmi üniforma ile bir tür asayiş görevi yapan zabıtanın asker ve polisten farklı birdurumu olmamasına ve kolluk faaliyeti yürütmesine rağmen söz konusu kapsam dışında tutulduğu gibi itfaiye personeli de birlikte arama ve kurtarma çalışması yapan diğer personel; jandarma ve korucular resmi şehit sayılırken aynı amaç uğruna hayatını kaybeden, aynı felakette can verip, aynı yerde koyun koyuna yatan, aynı vatanın evladı olan itfaiyeciler şehit ya da gazi sayılmamaktadır.
Dahası ülkemizde itfaiye personelinin hâlâ meslek sınıfları arasında sayılmamakta; kadro güvenceleri rahatlıkla ortadan kaldırılmakta, kanuna aykırı olarak farklı işlerde çalıştırılmakta ve fiili hizmet süresi zammından da aynı kapsamda risk altında bulunan kamu görevlileri tüm görev süreleri boyunca yararlandırılırken sadece yangına müdahale süresi ile kısıtlı olarak yararlanmaları sağlanarak evrensel hukukun ve Anayasanın eşitlik ilkesine aykırı şekilde hareket edilmesine neden olunmaktadır.
Kendi hayatını hiçe sayarak, başkalarının hayatı için çalışırken görevi başında yaşamını yitiren itfaiyeciler ve zabıta personelinin yürüttükleri kamu görevinin gereği olarak büyük yaşamsal risk altında görev yaptıkları açıktır.
Henüz 2 gün önce İstanbul’da itfaiye istasyonunda tatbikat esnasında meydana gelen kaza nedeniyle 2 itfaiye eri hayatını kaybetmiştir.
İstanbul İtfaiyesinde örgütlü sendikamız tarafından yerinde yapılan inceleme ve değerlendirmede araçların ve yangına müdahale ekipmanlarının yeni olduğu, ekipmanların çalışır durumda olduğu, sabah ekiplerin görev değişiminde bu ekipmanların, araç ve malzemelerin kontrol yapılarak devir teslim yapıldığı; dolayısı ile itfaiye personelinin görev, yetki ve sorumluluklarını eksiksiz olarak yerine getirdikleri, bütün bunlara rağmen görevlerini yerine getiren kahraman itfaiye personeli arkadaşlarımızın şehit düştüklerini üzüntü ile öğrenmiş olduk.
Görüldüğü gibi her yıl onlarca itfaiye ve zabıta personeli; salt görevlerini yürütmeleri nedeniyle, kamunun esenlik ve sağlığı için görevlerini yürütürlerken yaralanmakta veyahut yaşamlarını yitirmektedir.
2016 yılından bugüne sendikamız TÜM YEREL-SEN, kanun değişikliği yapılarak, zabıta ve itfaiyecilerin de ‘’şehit’’ olarak kabul edilmelerine dair kanun teklifi hazırlayarak siyasi partilere iletmiş ve halen de bu teklifin yasalaşması için mücadelesine devam etmektedir.
Gelinen bu noktada, itfaiye ve zabıta personelinin durumlarının artık farkına varılarak yapılacak yasal düzenlemeler ile kendilerinin ve ailelerinin Anayasal güvence altına alınmış haklarının yasal düzenleme ile de ortaya konulması bir zorunluluktur.
Bu yolda kaybedilecek zaman kalmamıştır. Bu mağduriyetin giderilmemesi, her geçen gün artan mağduriyet karşısında, görevleri esnasında büyük risklerle karşı karşıya bulunan bu personelin her yaşadığı acı ve kederde bu yasal düzenlemeyi geciktiren, gerekli yasal düzenlemeleri yapmayan siyasilerin insani, vicdani ve hukuki sorumluluğu olacaktır.
İtfaiye ve zabıta personelinin, Anayasal güvence altında bulunan Sosyal Devlet İlkesi de dikkate alınarak, hizmet nedeniyle yaralanmaları, hastalık sonucu ölmeleri veya sakat kalmaları halinde kendilerine ve yakınlarına ödenecek nakdi tazminat ile birlikte bağlanacak aylığın esas ve yöntemleri artık bir an evvel düzenlenmelidir.
Saygılarımızla.
???TÜM YEREL-SEN GENEL MERKEZİ