Birleşik Kamu-İş Bileşenleri olarak meydanlara iniyoruz! Kamu emekçileri olarak iş bırakıyoruz!
18 Aralık 2025
Okunma sayısı : 141
19.12.2025 Cuma günü ülke genelinde üretimden gelen gücümüzü kullanarak tüm kamu çalışanların katılımıyla bir (1) gün iş bırakma eylemi yapılacaktır. Tüm belediye ve kurumlara eylem ile ilgili yazılarımız gitmiştir.
Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu, derinleşen ekonomik kriz ve adaletsiz bütçe planlamalarına karşı 19 Aralık'ta üretimden gelen gücünü kullanarak ülke genelinde iş bırakma kararı aldı. Yoksulluk sınırının 93 bin lirayı aştığı bir dönemde, emekçilerin haklarını savunmak için meydanlara ineceğini duyuran konfederasyon; gelir vergisinin %15’e sabitlenmesi, insanca yaşanacak ücret ve kira yardımı gibi hayati taleplerini sıraladı.
Türkiye’nin en büyük üçüncü kamu görevlileri konfederasyonu olan Birleşik Kamu-İş, mevcut ekonomi yönetiminin emekçiyi dar boğaza iten ve sermayeyi önceleyen politikalarına karşı tarihi bir protestoya imza atıyor. Konfederasyona bağlı tüm sendikalar, insanca bir yaşam standardı ve gelir dağılımında adalet talebiyle 19 Aralık tarihinde üretimden gelen güçlerini kullanarak ülke genelinde iş bırakma kararı aldı. Kamu emekçileri, hak kayıplarına ve bütçe planlamalarındaki eşitsizliğe karşı seslerini duyurmak amacıyla o gün mesai yapmak yerine meydanlarda bir araya gelerek hak arama mücadelesini büyütecek.
Ekonomik sarmalın perde arkası ve özelleştirme eleştirisi
Çalışan kesimin içine itildiği derin yoksulluk sarmalının temellerinin yanlış ekonomi doktrinleri üzerine inşa edildiği belirtilen açıklamada, geçmişten bugüne gelen sürece dikkat çekiliyor. Cumhuriyet döneminden miras kalan stratejik fabrikaların ve tesislerin, özelleştirme adı altında sadece arsa değerleri karşılığında sermaye gruplarına devredilmesi, üretimin zayıflamasına neden olan temel faktörlerden biri olarak gösteriliyor. Döviz kurundaki dalgalanmaların ve rasyonel ekonomi biliminden uzaklaşan "faiz-enflasyon" yaklaşımlarının bedelini halkın ödediği vurgulanırken; orta sınıfın tamamen silindiği, zenginin servetini katladığı, yoksulun ise daha da dibe çekildiği karanlık bir tablonun hakim olduğu ifade ediliyor.
Toplu sözleşme masasındaki adaletsizlik ve hakem heyeti çıkmazı
Birleşik Kamu-İş, son toplu sözleşme döneminde yaşanan gelişmeleri "emek hırsızlığı" olarak nitelendiriyor. Masada sunulan zam tekliflerinin hayatın gerçekleriyle hiçbir noktada uyuşmadığını belirten konfederasyon yetkilileri, diğer sendikalara yaptıkları "hükümetin noteri gibi davranan hakem heyetine gitmeyin" çağrısının dikkate alınmadığını hatırlatıyor. Ortaya çıkan komik artış oranlarının tarih önünde bir utanç vesikası olduğunu savunan emekçiler, sadece yasal düzenlemelerle çözülebilecek birçok sorunun Meclis'e taşınmasına rağmen somut bir adım atılmadığını, kamu çalışanlarının kasıtlı olarak bir darboğaza hapsedildiğini vurguluyor.
Gerçek enflasyon ve açlık sınırı verileri alarm veriyor
TÜİK’in açıkladığı rakamların sahadaki gerçeklikle örtüşmediğini ifade eden Konfederasyon, kendi araştırma birimi KAMU-AR’ın Kasım 2025 verilerini kamuoyuyla paylaştı. Buna göre, açlık sınırının 30 bin 327 liraya, yoksulluk sınırının ise 93 bin 697 liraya ulaşması, kamu görevlilerinin büyük bir kısmının açlık sınırına komşu yaşadığını kanıtlıyor. Memur maaşlarının yoksulluk sınırının fersah fersah altında kalması, alım gücünün her geçen gün buharlaşması ve bütçe yükünün sadece dar gelirlinin sırtına yüklenmesi, yaklaşan "sefalet günlerinin" habercisi olarak değerlendiriliyor.