Tüm Yerel-Sen olarak 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmeleri kapsamında taleplerimizi açıklamak için T.C. Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı önünde basın açıklaması gerçekleştirdik.
Genel Başkanımız Mücahit Dede'nin yaptığı açıklama şu şekilde:
Değerli basın emekçileri,
Konfederasyonumuzun Merkez Yönetim Kurulu’nun kıymetli üyeleri, Kardeş sendikalarımızın değerli yöneticileri, ve yolumuzu birlikte yürüdüğümüz onurlu emekçiler…
Ülkemizin dört bir yanında birçok noktada başlayan orman yangınları endişe veren boyutlara ulaşmıştır. İktidarın özelleştirme ve rant hırsı nedeni ile ülkenin ormanlık alanları alevlere teslim olmuştur. Alevler yerleşim yerlerini, insanları, tüm canlıları tehdit eder boyutta iken AKP iktidarı, seyretmekle yetinmektedir. Milli değerimiz geleceğimiz, ormanların yok olması, insanlığın yok olmasıdır. Orman yangınları ile mücadelede, müdahaleden çok daha önemlisi ÖNLEMDİR.
Orman yangınlarında havadan ve karadan müdahale araçlarının yetersizliğine, insan kaynağının eksikliğine rağmen söndürme çalışmasına katılan fedakar itfaiye ekiplerine ve tüm gönüllü vatandaşlarımıza teşekkür ediyoruz. Orman yangınlarından etkilenen vatandaşlarımıza geçmiş olsun diyor, hayatını kaybedenlere Allahtan rahmet diliyoruz.
Son günlerde yerel yönetimlere dönük sistematik saldırılar, sadece belediye başkanlarını hedef almamaktadır. Bu saldırılar doğrudan halkın iradesine, seçme ve seçilme hakkına, yani Türkiye’nin demokratik varlığına yönelmiş açık bir müdahaledir. girişimidir.
Yerel seçimlerde halkın açık iradesiyle kazanılan belediyelere yönelik kayyım benzeri uygulamalar; yargı kisvesi altında yürütülen masa başı operasyonlar ve bürokratik tasfiye yöntemleri, demokratik hukuk devleti ilkesine zarar vermektedir.
Tüm Yerel-Sen olarak uyarıyoruz:
Siyasi tercihler bahane edilerek halkın oyuyla kazanamadığınız belediyelere el koymak, hukuku araçsallaştırmak, idari vesayet yoluyla halk iradesini çiğnemek; sadece bir siyasi müdahale değil, anayasal düzene, demokrasiye ve kamusal emek gücüne karşı işlenen kolektif bir suçtur.
Belediyelere yönelik bu antidemokratik kuşatma; yalnızca yöneticileri değil, aynı zamanda belediye emekçilerini, yani kenti inşa eden, her gün sokakları temizleyen, afetlere müdahale eden, sosyal hizmet sunan, beldenin düzeni, huzuru ve sağlığını koruyan yüz binlerce kamu çalışanını da hedef almaktadır. “Seçimle Alamadıklarını Kayyımla Almaya Çalışıyorlar” İktidar, sandıkta elde edemediğini; kayyımlar, baskılar ve soruşturmalarla masa başında yeniden inşa etmeye çalışmakta, böylece muhalefet belediyelerine karşı açık bir siyasal baskı süreci yürütmektedir. Bu yaklaşım; sadece siyasi etiği değil, hukuku, demokrasiyi ve halkın Anayasal seçme-seçilme hakkını da açıkça çiğnemektedir.
Belediyeler, halkın oylarıyla şekillenen, kamu hizmetlerin yerinden yönetimini sağlayan Anayasal kurumlardır. Kimse unutmasın ki belediyeler, halkımızın birinci dereceden gördüğü, muhatap olduğu ve hizmet aldığı devlet kurumudur. Bu kurumlara yapılan her türlü antidemokratik müdahale, doğrudan yurttaşlara ve esasında devletin kurumsal bütünlüğüne de yapılan bir müdahaledir
Biz biliyoruz ki; Halkın iradesine yönelik bu müdahaleler aynı zamanda toplu sözleşme hakkımıza, örgütlenme özgürlüğümüze ve güvenceli çalışma düzenimize de yöneliktir. Bu nedenle yalnızca seçilmişlere değil, aynı zamanda emeğe ve yerel hizmetin sürekliliğine karşı da yapılmış bir saldırıdır.
Buradan açıkça ilan ediyoruz:
• Halkın iradesine dokunamazsınız!
• Belediyelere, seçilmişlere ve kamu emekçilerine yönelik operasyonları kabul etmiyoruz!
• Kayyım düzenini meşrulaştıran her adımı, demokrasi dışı bir gasp olarak görüyoruz!
Tüm Yerel-Sen olarak bu girişimleri asla kabul etmiyor, halkın özgür iradesine ipotek koyma çabalarına karşı güçlü bir şekilde sesimizi yükseltiyoruz.
“Danışıklı Toplu Sözleşme Tiyatrosuna Karşı Gerçek Taleplerimizi Haykırıyoruz!”
8. Dönem Toplu Sözleşme süreci, Saray’ın memur konfederasyonları eliyle yürütülen danışıklı bir müsamereye dönüşmüş durumdadır. Masada temsil ettiği kamu emekçisini değil, iktidarın politikalarını koruyan güdümlü yapılar, gerçek sorunları ve talepleri görmezden gelmektedir. Bizler için bermuda şeytan üçgeni olan yalancı TÜİK, sarı sendikalar ve emek düşmanı iktidarın kurduğu Toplu İş Sözleşmesi masasından enflasyon artışları ile kıyaslanmayacak trajik zamla, yine bu toplu sözleşme döneminde de yüz yüze kalacağımız aşikardır.
Yerel yönetimlerde çalışan on binlerce emekçinin talepleri her yıl olduğu gibi bu yıl da masada yok sayılacaktır. Oysa bu ekonomik koşullarda kamu emekçilerinin geçinmesi artık imkânsız hale gelmiştir.
Tüm Yerel-Sen Olarak 8. Dönem Toplu Sözleşme Sürecindeki Temel Taleplerimiz:
1. Grevli ve zorunlu toplu sözleşme hakkı verilmeli, Belediyelerde imzalanan sözleşmelerde üst sınır kaldırılmalı. Belediye başkanlarının keyfiyetine bırakılan toplu sözleşme uygulamaları yasal güvenceye kavuşturulmalı; Kazanılmış haklar korunmalı, Zimmet tehdidi ortadan kaldırılmalıdır.
2. Vergide adalet sağlanmalı, Kamu çalışanlarının gelir vergisi oranı %15’de sabitlenmelidir.
3. Liyakat esaslı Görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavları düzenli yapılmalı, Mülakat kaldırılmalıdır.
4. Maktu mesai ücretleri arttırılmalıdır. İtfaiye, zabıta ve güvenlik personeline ödenen ücretler taban aylık seviyesine yükseltilmeli, Vergi muafiyeti ile birlikte bu ödemeler Emekliliğe yansıtılmalıdır.
5. Yeni hizmet sınıfları oluşturulmalıdır. Afet ve Acil Durum Hizmetleri, Zabıta Hizmetleri ve Güvenlik Hizmetleri adı altında özel meslek sınıfları düzenlenmelidir.
6. Zabıta, itfaiye ve güvenlik personeline 90 güne kadar fiili hizmet süresi verilmeli, Fiili hizmet zammı, yıpranma hakkı kadroya esas hale getirilmelidir.
7. Görev başında hayatını kaybeden ya da sakatlanan itfaiye personeli şehit/gazi statüsüne alınmalıdır.8. Birinci dereceye gelen tüm kamu görevlilerine 3600 ek gösterge verilmelidir.
9. Ayni yapılan yol yardımı nakit olarak verilmelidir.
10. Yemek yardımı güncellenmeli, Ekonomik şartlara uygun hale getirilmeli, Vardiya usulü çalışanlara da yansıtılmalıdır.
11. Mali hizmet birimi çalışanlarının hakları, Genel bütçe idarelerinde görev yapanlarla eşitlenmelidir.
12.Yerel yönetimlerde kamu kaynaklarının etkin ve verimli, hizmetin dengeli sunulması için belediye şirketleri ve hizmet satın alınma şeklindeki personel istihdam yönteminden vazgeçilmeli, Belediyeler Norm kadro sayısına uygun kamu çalışanlarını istihdam ederek tamamlamalı, hizmetler kamu personeli üzerinden yürütülmelidir. Son yıllarda Ülkemizde yaşanan deprem, sel ve yangınları da göz önünde tutarsak, Belediyelerin Belediye Norm kadro Kütüklerindeki personel sayılarını Bakanlık arttırmalıdır.
13. Arazi tazminatı güncellenmeli, Teknik hizmetler ve arkeologlar dahil açık alanda çalışan tüm personele adil ödeme yapılmalıdır.
14. İl Özel İdaresi çalışanlarına ek tazminat ödenmelidir. KÖYDES ve proje temelli işlerde çalışan teknik personel ve saha görevlileri ağır iş yüküne rağmen ek tazminat alamamaktadır. Bu çalışanlara yönelik projeye özel ek ödeme, arazi tazminatı ve hizmet puanı verilmelidir.
15. 3. Dönem Toplu Sözleşme ’de yer alan “ilave derece” hakkı uygulanmalıdır.
16. Ekonomist kadrosu mağdur edilmemeli, Özel hizmet tazminatları eşitlenmelidir.
17. Aile yardımı artırılmalı: Ekonomik koşullar göz önüne alınarak güncellenmelidir.
18.Becayiş hakkı genişletilerek zorunlu uygulanmalı, kurumlar arası geçişleri kapsayacak şekilde düzenlenmelidir.
Genişletilmiş ek taleplerimiz ise şu şekildedir;
19.Psikososyal destek hizmetleri yaygınlaştırılmalı: Özellikle kriz, afet, toplumsal olaylar ve vardiyalı ağır görevler yürüten yerel yönetim çalışanlarına yönelik psikolojik destek ve rehberlik hizmetleri kurumsal hale getirilmelidir.
20.Kurum içi şiddet, mobbing ve ayrımcılıkla mücadele geliştirilmeli, İş yerlerinde psikolojik şiddet, ayrımcı uygulamalar ve sendikal ayrımcılığa karşı caydırıcı disiplin yönetmelikleri oluşturulmalı, Denetim birimleri kurulmalıdır.
21.Kadın emekçilere yönelik pozitif düzenlemeler sağlanmalı, Kreş hakkı, gebelik sonrası esnek çalışma gibi uygulamalar yasal statüye kavuşturulmalı; Kadınların üst kademe görevlerde temsili artırılmalıdır.
22. İş sağlığı ve güvenliği koşulları güçlendirilmeli, Zabıta, temizlik, fen işleri, park-bahçe, itfaiye ve mezarlıklar gibi riskli alanlarda çalışanlar için periyodik sağlık taramaları, güvenlik ekipmanları ve iş güvenliği eğitimleri zorunlu hale getirilmelidir.
23.Engelli kamu çalışanları için erişilebilir çalışma ortamı oluşturulmalı, fiziksel koşulların engelsiz hale getirilmesi sağlanmalı; görevde yükselme, becayiş ve mesleki gelişim olanakları eşit biçimde sunulmalıdır.
25.Performansa değil kamusal hizmete dayalı değerlendirme yapılarak personelin performans değerlendirmesi, öznel kriterlerden arındırılmalı; yurttaş memnuniyeti ve sosyal yarar esas alınmalıdır.
Kamu emeklilerine yönelik talepler;
26.Emekli kamu çalışanları için istihdam esnekliği tanınmalıdır. Emekli teknik personelin ya da öğretici uzmanların belediyelerle sözleşmeli danışmanlık yapmasına olanak tanınmalı; SGK kesintileri kaldırılmalıdır.
27.Emeklilikte insanca yaşam geliri güvence altına alınmalı: Emekli maaşları, aktif memur maaşlarının belli oranına sabitlenerek yaşam standardı korunmalıdır. Emekliler kendi sendikal haklarıyla toplu pazarlık süreçlerine gözlemci ya da danışma statüsünde katılabilmelidir. Emekli kamu çalışanlarına ücretsiz veya indirimli ulaşım hakkı sağlanmalıdır.
Yerel yönetimlerde görev yapan kamu emekçisinin sesi olan Tüm Yerel-Sen olarak, 8. Dönem Toplu Sözleşme sürecine girerken bir kez daha insanca bir yaşam, güvenceli bir çalışma düzeni ve demokratik bir toplu pazarlık hakkı için mücadelemizi yükseltiyoruz.
Bugün kamuoyuna sunmakta olduğumuz talepler; yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda demokratik, sosyal ve etik bir mücadelenin ifadesidir. Belediyelerde görev yapan memurlar, teknik personel, zabıtalar, itfaiyeciler, güvenlik çalışanları ve daha niceleri her gün halkın en temel hizmetlerini canla başla yerine getirirken; karşılığında adil bir ücret, güvenli bir iş ortamı ve saygın bir gelecek istemektedir.
Tüm Yerel-Sen olarak; demokratik haklarımızın, özgür toplu sözleşme taleplerimizin ve insanca yaşam mücadelemizin arkasındayız.
Ne belediyelere yönelik siyasi operasyonları ne de göstermelik sözleşme masanızı kabul etmiyoruz.
Demokratik iradeye, halkın seçilmiş temsilcilerine, yerel yönetim emekçisinin sesi olmaya ve onurlu bir yaşama sahip çıkmaya devam edeceğiz.
TOPLU SÖZLEŞME HAKKI, GREV HAKKI, İNSANCA YAŞAM HAKKIMIZDAN ASLA VAZGEÇMEYECEĞİZ!
EMEĞİMİZLE VARIZ, MÜCADELEMİZLE KAZANACAĞIZ!